2 Kasım 2014 Pazar

ISPARTALI SEYRANİ'NİN (HACI AHMED) 1818 BURDUR ZİYARETİ ŞİİRİ

ISPARTALI SEYRANİ'NİN  (HACI AHMED)  1818 BURDUR ZİYARETİ ŞİİRİ

Şehri Ispartadan çıktık emr-i rab
Ağlasun’a varıp olduk ferahyap
Ayanı Hüseyin Ağa bir alivenap
Düştü muhabbeti vehi dil cana


Genceliden kalktık nazide yerin
İlahtan gönlüm razı da yerin
Burdur kazasında yazıda yerin
Üç gece muhabbet ettik yarane


Andan revan olduk aşkın dehrine 
Mevcurdu gözümden behr-u nehrine 
Temaşa  eyledim  BURDUR  şehrine 
Şen olsun varınca ta asumane
Bağ u bahçe  her sahrası güzeldir. 
Gönül cümle ağniyası güzeldir. 
Vuvuhları  uleması güzeldir, 
Biri  birisinden  lal-u  mercane 

Burdur ehalisi bedrin bikirler, 
Ulema-yı amilun sadrin bilurler. 
Ehl-i dil arifin kadrin bilurler 
Benzettim pür nün Hind-u Kaşane 

Burdur'un Valisi can içre canan
Takdiri Kudrette tevekkül heman  
El  Hac  İsmail  Ağa   Arifan
Bu canım yoluna gelur kurbane. 

Mütesellim  Hac  İsmail  Ağa
Bir merd -u kahraman, nüfuzu kimya, 
Hazret Mevlana biladı Konya 
Şems-i Tebriz  Molla hünkar hane 

Bir de hakimi var latif-u mümtaz, 
Hüsnü zarafette dil naz-u niyaz, 
Hüseyin  Efendi ismi latif raz 
Elfazı  mekalat dil  kamilane 

Seyrani,  alemde  çoktur seyranım  
Cümlesin hoş etsin şiri yezdanım
Bunda tamam  olsun bu dasitanım  
Bin ikiyüz kırk ikide devrane.
Kaynak:  Naci Kum, Isparta Ün Dergisi, Seyrani (Hacı Ahmed) ten parçalar, 1943, sayı 112-1123, sayfa: 1546


BURDUR ZİRAAT BANKASI ŞUBESİ TARİHÇESİ

Burdur Ziraat Bankası Şubesi  eski Binası




Binanın şu andaki hali





Foto: Aydın Yücel'e aittir: Burdur Ziraat Bankası (Eski Bina) — Ahmet AY, Mukadder Baydar, Ömer Civelek, Kenan Ertan, Ruhi Özlü, Cihat Dedeoğlu, Babam Yakup Kemal Yücel, Abdullah Karınca, Halık Sökmen, İsmail Erdin, Mustafa Kırkayak ve Müd. İbrahim Yılmaz ile



Foto: Aydın Yücel'e aittir... Ziraat bankası memuru Kemal Yüce Aykon yokuşundaki (Özdemir sokak) evlerinin önünde.



Foto: Mehmet Eraltan'a aittir...  Vesikalık fotodaki kişi rahmetli Ziraat bankası Burdur şubesinden Ahmet Eraltan



Ziraart Bankası Burdur Şubesi çalışanları Başaran lokantasında

BURDUR İSTİKLAL İLKOKULU TARİHÇESİ

BURDUR  İSTİKLAL İLKOKULU TARİHÇESİ

FEYZİYE -İ İRFAN OKULU OLARAK AÇILIYOR (HALK ARASINDA TECİR HOCA OKULU), SONRA İNÖNÜ MEKTEBİ VE EN SON İSTİKLAL İLKOKULU OLUYOR



TUNCAY ŞAKAR  Katkısı: :
Okul 1905 yılında Karasenir mahallesinde iki odalı bir evde ‘’Fevziye Okulu’’ olarak eğitim-öğretime başladı. Okulun ilk öğretmeni Hasan Tecimen’dir.1922 yılında Ekmekçi Tomos’un evi Başöğretmen İsmail Hakkı tarafından okul olarak kullanılmaya başlandı. İki katlı, 6 odalı olan bu binada 5 sınıfla eğitim-öğretime başlandı.
1943 yılına kadar Fevziye İlkokulu olarak eğitime devam eden okul, 1944 yılında İnönü İlkokulu olarak ismi değişmiştir.1953 yılında okulun adı İstiklal İlkokulu olarak değiştirilmiş.1965 yılında 10 derslikli olarak hizmete açılmıştır



Rahmetli Mehmet Gül Anlatıyor (2008) :
''Karasenir’de büyük kavak altındaki okulda ‘’Tecir Hoca Okulu’’ vardı.  Bir de İsmail Bey  (Müdür olsa gerek) var, şimdiki Belediye’nin karşısındaki yerin sahibiydi. Ben Karasenir’deki okulda okudum. Okulu bitirdim ancak gazete okuyamadım. İlkokulu bitiren doğru dürüst okuyup yazamazdı. İsmail Bey’den herkes korkardı.  Bir gün kavga etmiştik, beni Muallimler odasına çağırdılar, İsmail Bey şimşir değnekle ayağıma vurdu. Bir daha okula gitmedim.  Beni kunduracı çıraklığına verdiler''

Öğretmen Şevket Şener anlatıyor (1998):
İlkokula Manastır mahallesi’ndeki Mahalle Mektebinde başladım. Öğretmenimin adı Hasan Hafız Efendi idi. Perşembe günleri odun, ücret olarak 10 veya 20 para götürerek hocaya verirdik. Bu ücrete “perşembelik” denirdi.


FEYZİYE MEKTEBİ ÖĞRETMENLERİ:
FOTO: Metin Özata arşividir. BURDUR FEYZİYE MEKTEBİ MUALLİMLERİ
BURDUR 1339 (1922-1923) OTURANLAR SAĞDA MUSTAFA EFENDİ (MUALLİM) ,YANINDA FEYZİYE MEKTEBİ BAŞMUALLİMİ İSMAİL HAKKI EFENDİ.
AYAKTA SOLDAN FEYZİYE İRFAN MEKTEBİ MUALLİMİ CEMAL, FEYZİYE MUALLİMİ FERİT İBRAHİM (ÇELİKBAŞ ???)


İNÖNÜ MEKTEBİ:

FOTO: Zerrin Öktem 'e aittir. 

Zerrin öktem öğüt Fotografın arkasında yazanı aynen yazıyorum : Cumhuriyet mektebinin birinci ve ikinci sınıfları İnönü mektebinden çıkış resmi 1932 senesi Annemden aldığım bilgiye göre o zaman İnönü mektebleri 3 yılmış.bitiren diploma alıyormuş.Devam etmek isteyenler Cumhuriyet mektebine geçiyorlarmış.


 Foto:  Atila Sönmez'e 'e aittir.   Atila Sönmez'in annesi  Esma (Erboyacı) Sönmez  orta sıra ortada siyay-beyaz çiçekli elbiseli 1924 doğumlu,  demekki 1930 1935 arası. İnönü Mektebi Ortada yerde yatanın arkasında oturan Osman Gündüzalp.



FOTO: Atila Sönmez'e aittir. İnönü Mektebi.Atila Sönmez:  babam mehmet sönmez alt sağ başta 1922 doğumlu hangi okul  kimler var bilemiyorum 1930 olması lazım.Mehmet Çöllü : resimi 3 sıra olarak kabul edersek en arka sırada sağ baştan 4 üncü sıradaki kravatlı babam yusuf çöllü 7 inci sıradaki amcam ali çöllü




FOTO: Zerrin Öktem Öğüt'e aittir. "3.6.1937  Turan İlkokulu çarşamba günü 5.sınıf arkadaşlarımla birlikte " diye yazmış Babam Hüseyin Öktem (avukat)  2.sıra solda 2.  Hüseyin Öktem.  Necdet Artunç Fotoğrafa ön sıra oturanlar sağdan 3.ncü Afife Çelik, 5.nci Annem Kadriye Uçak Artunç. ve Zarife (Şahin)  Önde oturanlardan soldan 5.nci.




Bu okulda 1962-1963 öğretim yıllarında öğretmen Hüseyin Akbaş ve Bayram Demir görev yapıyordu.

Foto: Abdurrahman Aydına aittir. İstiklal İlkokulu 1965 Öğretmen Bayram Demir ve öğrenciler
Foto Abdurrahman Aydın'a aittir. 1962-1963 Öğretmen Hüseyin Akbaş ve öğrenciler




1963 Abdurrahman Aydım Milli Bayram giysisi ile 


Foto Abdurrahman Aydın'a aittir. Öğrenci Abdurrahman Aydın ve öğretmen  Bayram Demir


Foto: Abdurrahman Aydın a aittir. İstiklal ilkokulu 1963 Milli Bayram giysileri

BURDUR GAZİ İLKOKULU TARİHÇESİ

Foto. Gazi ilkokulu 1938

ZÜHRE_İ MAARİF OKULUNDAN GAZİ İLKOKULUNA
Mehmet Gül anlatıyor: , Yukarı Pazar’da Karagözlerin evinde, eski belediye binasının arkasında (şimdiki halı sarayı) ‘’Zühre-i Maarif Okulu’’açıldı. Orada okuduk. Bu okul sonra şimdiki Müze’nin bahçesi olan yere taşındı. Şimdiki müze’de bulunan Pirkulzade kitaplığının olduğu yerde bir zaman Şube (Askerlik Şubesi) vardı. Yanında kabirler vardı. Zühre-i Maarif sonraları Gazi Okulu oldu. (Gazi Mektebi, daha sonra şimdiki Cumhuriyet meydanında Belediye binası olan yerdeydi, Yazarın Notu). Biz 3. veya 4. sınıfta iken Molla Hoca vardı, oğlunun adı Salih Zeki idi. Bu okulda Çine Beylerden Fahri Bey bir dersimizin hocasıydı,(dersi hatırlayamadı). Fahri Bey’in
‘’Mavi Deniz Yeşil Ağaçlı Burdur
İçinde her tür güller açılsın

Diye şiiri vardı. Bize öğretti.''



FOTO: Nimet Güloğlu'na aittir. Gazi İlkokulu öğretmenleri 1960 ya da 1961
Oturanlardan soldan 1. ci  Hilmi Bey, 2. Rıza Arman, 3.: Naci Gürer, 4. Feriha Barlas, 5. Nuri Balköse
Ayaktakiler  Soldan 1. : Şükrü Korkmaz, 2. : Suat Aruz, 3. : Muazzez  Güney, 4. Sabriye Özgün 5.  Fethiye Değer, 6. Fatma Yalçın, 7. Hüseyin Öney



Foto: Nimet Güloğlu'na aittir... Gazi İlkokulu öğretmeni Naci Gürer. öndekiler Nur Öz, Meral Eraslan, Nurdan Eraslan.

1 Kasım 2014 Cumartesi

BURDUR HÜSNÜ BAYER İLKOKULU TARİHÇESİ VE ECZACI HÜSNÜ BAYER



 BURDUR HÜSNÜ BAYER İLKOKULU  VE ECZACI HÜSNÜ BAYER

 Şimdiki BP köprüsünün  hemen ilerisinde sağ tarafta  kurulmuş olan Hüsnü Bayer ilkokulu 1971 yılındaki depremde   hasar görmüş  ve 1972 yılında ilkokul arazisi parsellenip satılmıştı.. Daha sonra tekrar Hüsnü Bayer Ortaokulu Burdur'da açıldı.



ECZACI HÜSNÜ RIZA BAYER

Hüsnu Rıza  Bayer, Eczacılılık Mektebi' nden 1925 yilmda mezun oldu., 1934 yilinda Afyon ' da Uzunçarşıda   daha once Huseyin Kamil Otay' a ait olan istanbul Eczahanesini devralarak çalıştırmaya başladı.. Hüsnü Bayer , Afyon' da eczacilık yaptığı sırada ayni
şehirde gorevli askeri doktor ibrahim Bey'in çok tutulan bir formülünü Kaşe Derman adı altında piyasaya sürmüştür.

Hüsnü Bayer'in 1943 'te istanbul'a taşinmasindan soma Valikonagı Caddesi'ndeki Saglik Apartmani'nda kurulan laboratuvarda üretilmeye başlandı. Husnu Bayer, Derman Kaşe ilk uretildigi bölgenin şehirleri Isparta, Afyon ve Denizli olmak uzere tum yurtta tutuldu.

Husnu Bayer,  istanbul' a yerleştikten sonra , Derman Laboratuvan' nm yanı sıra Sultanhamam Eczanesi ve Ulus Ecza Deposu adli iki muessese daha kurmuştur.. Bu donemde Derma n Laboratuavarı önce Nişantaşında , A k k a v a k S o k a k 1 8 ' d e ( 1 9 4 6 ) , D a ha s o n r a y in e Nişantaşı'nda, Bayer Apartmani 'nda etkinlik gostermiştir. Son olarak l977' de Şişli ' de , Rikaptar  Sokak' tak  Ece Hani' na taşınan laboratuvar  çalışmalarını 1990 yılima kadar Husnu Bey' in oglu ecza Nurhan Bayer tarafindan surdurulmuş , bu tarihten bir sure soma Kaşe Derman'm ruhsatı Gripin Firmasıma devredi lmiştir.

Sandalcı, Mert, Belgelerle Türk Eczacılığı Cild 5 ,1997 , s. 156.
 www.e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/eczaciodasiyayinlari/konya/16.p




HÜSNÜ BAYER İLKOKULU ANILARI

Foto: Metin Özata'ya aittir....arkadan 2. sıra soldan3. cü babam Nuri Özata...... 1940 yılı Burdur Hüsnü bayer ilkokulu. Bu sınıfta Em hava Pilot Binbaşı ve THY pilotu Yıldırım Erim ve Emekli general Nuri Perçinçek de vardı.


Foto: Rezan Ökteme aittir. 2 Mayıs 1948.. Fotoda Sevin Öktem var. Bir temsil fotosu.






Foto: Mehmet Eraltan'a aittir.  Fotodaki kişi Hüsnü Bayar İlkokulu müdürlerinden Mehmet Kayalı. yıl 1953

30 Ekim 2014 Perşembe

OSMANLI MECLİSİ 1908 BURDUR MEBUSU ÖMER LÜTFİ EFENDİNİN SAFRANBOLU’DA İKEN KUVAYİ MİLLİYE ALEYHİNE FAALİYETİ VE İNTİHAR ETMESİ

Foto: İleri gazetesi  8 Ocak 1923 tarihli haberi (Atilla Oral arşivi)




OSMANLI MECLİSİ 1908  BURDUR MEBUSU ÖMER LÜTFİ EFENDİNİN  SAFRANBOLU’DA İKEN   KUVAYİ MİLLİYE ALEYHİNE FAALİYETİ VE İNTİHAR ETMESİ


Ömer Lütfi hakkında rahmetli Prof Dr Abdülkerim Abdülkadiroğlu 1. Burdur Sempozyumunda sunduğu bildirisinde şu  detaylı bilgileri vermiştir:
‘’Burdur müderrislerinden Hasan Tahsin Efendi’nin oğlu olarak Zilka’de 1289 / Ocak 1873’te Burdur’un Hacı Ömer Mahallesinde doğdu. Cami-i Kebir Mektebinde hafızlığını da tamamlayıp rüşdiye öğrenimine başladı. Bu okulun üçüncü sınıfında iken 1305/1887’de okulu terk ederek İstanbul’a geldi. Fatih Bahr-i Sefid Tetimme-i Rabi’a Medresesi’ne yerleşti ve Burdurlu Dervişzâde Hafız Mustafa Efendi’nin derslerine devam etti. Bu dersleri tamamlayarak 1319/1901’de icâzet aldı. Mayıs 1315/ Mayıs-Haziran 1899’da yapılan Mekteb-i Kuzat imtihanında başarı göstererek buraya kaydolundu. Dört yılda buradaki eğitimi tamamlayarak 4.sınıf ehliyetnâmesi ile mezun oldu. Mart 1319/ Mart-Nisan 1903 tarihinde Lapseki niyâbetine tayin edildi. Şubat 1320 / Şubat-Mart 1905 tarihine kadar bu görevde kaldığı süre içinde bir taraftan da Bidâyet Mahkemesi Reisliği’ni de deruhte etti. Haziran 1321/ Haziran- Temmuz 1905’den Mayıs 1323/ Mayıs-Haziran 1907’ ye kadar Mürefte ve Ağustos 1323/Ağustos-Eylül 1907’den Teşrin-i evvel 1324/ Ekim-Kasım 1908 tarihine kadar İncesu Nâibliğinde bulundu. Cemâziyelâhir 1319 / Eylül-Ekim 1901’de gümüş liyâkat madalyası verildi. Cemâziyelâhir 1321 / Ağustos-Eylül 1903’de İbtidâ-i Hariç Bursa müderrisliği uhdesine verildi.
4 Teşrin-i evvel 1324/17 Ekim 1908 tarihinde Burdur Livası Mebûsu seçildi ve 4 Kanûn-ı evvel/17 Aralık 1908’de toplanan Meclis-i Mebûsan ile göreve başladı ve fesih tarihi olan 5 Kanûn-ı sânî 1327/18 Ocak 1912’ ye kadar Burdur Mebûsu olarak hizmet etti. 28 Temmuz 1332/10.8.1916 tarihinde Safranbolu Kadısı oldu. Osmanlı Hükûmeti tarafından neşredilen fetva ve beyannamenin lehinde hareketle Kuvâ-yı Milliye aleyhinde bulundu ve Kuvâ-yı Milliye’nin 30 Nisan 1336 (Ay 29 çektiği için 1 Mayıs 1336 olmalı) /1.3.1920‘de Safranbolu’ya hücum etmeleri üzerine, görev yerini terk ederek Zonguldak/ Kozlu yolunu takip edip İstanbul’a ulaştı. Safranbolu Kaymakamı ve ilçenin önde gelenleri ile ilçeyi terke mecbur olan Ömer Lütfi Efendi 6 Eylül 1336/6.7.1920 tarihinde Medresetü’l-Kuzat müdürü oldu. Bu görevi yaptığı dönemde Boğaz’da Büyükdere’deki evinde 5 Kanûn-ı sânî / Ocak 1923’de intihar ederek hayatına son verdi. Bu hususta 6 Ocak 1339/6.11.1923 tarihli Akşam Gazetesi’nde bir haber olduğu kayıtlıdır.  Adı geçenin  intiharı ve ölümü  keyfiyeti hakkında,  bir kaç kelime  de olsa,  bilgi bulacağımız düşüncesiyle, bu tarihli Akşam Gazetesi’ni incelemek isteyerek Ankara Millî Kütüphane süreli yayınlarına baktıksa da bulamadık. Türk Tarih Kurum koleksiyonunun bu gazete için başlama tarihi, anılan tarihten birkaç sene sonrası idi. Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivine gittik. Orada gazeteyi bulduksa da aksi bir tesadüf eseri olarak yirmi günlük bir eksikliği vardı ve aradığımız günlü nüsha da o günlerden birine denk geliyordu. Böylece maalesef isteğimize kavuşamadık. Sağlam bir eğitim almış ve önemli görevlerde bulunmuş birinin intiharı bir sır olarak kalmıştır. TBMM Arşiv Müdürlüğü’nde 153 sicil, 16 Zarf ve 519 Sıra numaralı zarfında da işimize yarar fazla bir şey bulamadık. Zarfında bulunan evrakın fotokopilerini ekliyoruz.’’
KAYNAK:  Abdülkerim Abdülkadiroğlu, Son Devir Burdurlu Osmanlı Alimleri ve Devlet Arşivlerinde Burdur. 1. Burdur Sempozyumu, 2005

SABIK BURDUR MEBUSU ÖMER LÜTFİ'NİN İNTİHARI HABERİ . İLERİ GAZETESİ 1923 KAYNAK: ATİLLA ORAL ARŞİVİ
Sabık Burdur Mebusu'nun intiharı
Sabık Burdur Mebusu ve Medreset-ül-kadat Müdürü Ömer Lütfü Bey evvelki
gün hanesinde vaktiyle Hükümeti Milliyemize muhalefet ettiğinden
müteessiren ve salben intihar eylemiştir.
Sarıyer'de Türbe Sokağı'nda 53 Numaralı hanede müsteciren sakin
Medreset-ül-kadat Müdürü ve Burdur Mebusu sabıkı Ömer Lütfü Bey bin
Tahsin Efendi evvelki gün hanesinde salben intihar eylemiştir. Hadisei
intihar, Beyoğlu Müddei Umumiliği ile Zabıta tababetine bildirilmiş ve
icra edilen tahkikat neticesinde mumaileyhin esbabı intiharı hakkında
atideki tafsilat elde edilmiştir:
Mültehar Ömer Lütfü Bey, bundan üç sene evvel Safranbolu'da kadı iken
o zaman yeni teşekkül etmeye başlayan Kuva-yı Milliye'ye muhalefet
etmek ve Kuva-yı Milliye rüesası aleyhinde Damat Ferit Hükümeti'nce
istidar edilen fetvayı Anadolu'da neşir ve tamime çalışmakla
tanınmıştır. Ahaliyi Mücadeleî Milliye aleyhine tahrik etmek istediği
ve Zegefranbolu, Geyve, Düzce'de ve Bolu Sancağı'nda Kuva-yı
Milliye'nin teşkil eylemesine çalıştığı anlaşıldığından sabık kadı
aleyhine mahiyetinde bir husumet başlamıştır.
Anadolu'daki son muzafferiyat-ı muazzama, münteciren derin bir yeis ve
tesire düşmesini badi olmuş ve tuttuğu yolun ne kadar mühellik ve feci
olduğunu iş işten geçtikten sonra anlayarak derununda bir azab-ı
vicdani his eylemeye başlamıştır.
Bilhassa, Medreset-ül kadat-ı Müdüriye'nin, Mücadele-i Milliye'ye
muhalefet demek olan mülsebikini bilenler, öteden beri kendine karşı
beslemekte oldukları husumeti artık alenen izhardan hali kalmayınca bu
günahkar adam hanesinden dışarı çıkamamaya ve odasında yeis ve
teessürle pençeleşmeye başlamıştır. Sabık kadı nihayet günün birinde
bu teessürün mağlubu oldu. Geçen Cumartesi günü saat altıda ailesinin
evde bulunmamasından bilistifade hayatına hatme çekmek ve bu suretle
günahlarını da maziye karıştırmak istedi. Evvela, yazı masasına
oturarak ailesine hitaben son mektubunu yazdı.
Ömer Lütfü Bey, bu mektubunda günahlarını tamamıyla itiraf ediyor. Ve
diyor ki: "Ben günahkarım, arkamda dul ve yetim bıraktığım ailem beni
affetsin, biliyorum, Allah'ın insanlara en büyük mevhibesi olan hayata
nihayet vermek şüphesiz en büyük bir günahtır. Fakat biliyor musunuz
ki, ben çoktan beri ölümün bana yaklaştığını biliyorum.
Belki bir saat sonra beni, odanın ortasında sallanmış bulacaksınız. Bu
feci akıbeti ben kendi elimle hazırladım ve bunun kurbanı nefsimdir."
Mektubun bundan sonraki aksamı, ailesine hitaben yazılmış bir takım
vasiyetleri ihtiva ediyor. Ömer Lütfü Bey, mektubu yazıp bitirdikten
sonra yatak odasında evvelce duvara çakılmış olan bir çiviye çamaşır
ipini takmış ve bu ipi boğazına geçirmek suretiyle maasiyetkar
hayatına kat'i bir hatime çekmiştir.
Zabıta icra ettiği tahkikattan bunun intihar olduğuna kanaat hasıl
etmiş ve cesedin bil muayene defnine ruhsat verilmiştir.
İleri gazetesi, 8 Ocak 1923, s.3