MEHMET AKİF ERSOY’UN
BURDUR’A GELMESİ
Mehmet Akif, 10 Nisan
1920 günü 12 yaşlarındaki oğlu
Emin ile birlikte İstanbul’dan ayrılmıştır. Yanında ayrıca
Ali Şükrü Bey vardır ve
onunla Üsküdar Karacaahmet
mezarlığında buluştuktan sonra Kuva-yı
Millîye kuvvetlerinin kontrolü altındaki İzmit yaylası yönünde hareket
ederler. Mehmet Akif ve arkadaşları
kuvayi milliyeciler sayesinde Geyve
boğazına gelir. M. Akif bu yolculuğunda önce araba sonra at ile seyahat
eder. Geyve’den dekoville Eskişehir’e
oradan da trenle 24 Nisan 1920 günü
öğleye doğru Ankara’ya gelir.
Mehmet Akif, Ankara’ya gelince Meclisin önünde Mustafa Kemal Paşa ile
karşılaşmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Akif’e “Sizi bekliyordum efendim, tam
zamanında geldiniz” demiş ve en kısa zamanda ziyaretine geleceğini söylemiştir.61 7 Mayıs 1920 ‘de BMM’in Encümen-i İrşad ve Heyet-i Nasiha’sına
seçilen Mehmet Akif vaazları ile halkı aydınlatmaya ve
Millî Mücadele etrafında birleşmeye çağırdı.
Bu aydınlatmalarını Ankara’da yaptığı gibi Anadolu şehirlerine de gitmeye başladı. Henüz
Ankara’ya geleli 15 gün olmadan, Burdurluların ısrarlı daveti üzerine, yanında
küçük oğlu Emin ile birlikte Burdur’a gitti. Kendisini büyük bir sevgi ile karşılayan
Burdur halkına vaaz ve nasihatte bulundu. Oğlu Emin Bey, babasıyla birlikte Burdur’a yaptıkları seyahatı şöyle anlatmaktadır:
“Mehmet Akif Millî Mücadele’nin muazzam bir
cihat olduğuna halkı o kadar yakından ikna etti ki; bu vadide öyle mahirane bir
üslûp, öyle candan bir ahenk kullandı ki, Anadolu’nun birçok vilâyetlerinde,
kazalarında hatta nahiyelerinde, camilerde, medreselerde, meydanlarda insan
kütlelerine karşı hitap etti. O çok samimî konuşuyor, doğruyu söylüyordu.
Sözleri herkesin üzerinde çok derin tesir ediyor. Onu bir kere dinleyen ve eli
silâh tutabilen bütün erkekler ailesiyle vedalaşıyor, evini, karısını,
çocuklarını Allah’a emanet ederek cepheye koşuyordu.
Mehmet
Akif (Burdur), (Biga) mebusu seçilmişti.
Biga maalesef düşman istilası
altında kalmıştı. Burdur’a pederi davet
ediyorlardı. Ankara’da onbeş yirmi gün kaldıktan sonra cenuba (güneye) doğru
hareket ettik. Seyahatimiz yaylı bir araba ile başladı. Bu seferimizde bize Antalya
mebusu Süleyman Efendi refikası (eşi) ile birlikte iştirak ediyordu. Günlerce
muayyen mevkilerde mola vererek yol aldık. Burdur’a vasıl olduğumuzda
(vardığımızda) bu uzun araba yolculuğu hepimizi epeyce yormuştu. Lakin orada gördüğümüz iyi kabul bize bütün
acıları unutturdu. Mehmet Akif’i Burdur eşrafı aralarında taksim
edemiyorlardı. Her akşam bir yerde
ağırlanıyor, şerefimize ziyafetler, hususi toplantılar tertip ediliyordu.
Babamı ilk defa Burdur’da hükümet konağında üç dört yüz kişiyi geçen bir cemaate karşı hitap ederken gördüm. Fazla
bağırdığı zaman sertleşen gür sesiyle konuşuyor, çok heyecanlı olduğu bütün
hareketlerinden belli oluyordu. İzmir havalisinden sızan kara haberleri,
vatandaşlarımıza yapılan işkence ve hakaretleri, mülevves çizmeler altında
çiğnenen tarihî ve ilâhî mabetlerimizi öyle yanık bir dille ifade ediyor, bu
fecayiin yürekler acısı avakibini öyle acı bir dille tarif ediyordu ki, ben de
dinleyiciler arasında sıkışmıştım.
O muazzam kalabalık derin bir sükûta dalmıştı. Lâkin bu öyle bir
sessizlik, öyle bir hava idi ki, kasırgalar koparacak ruhların kellesini
koltuğuna almaya niyet eden başların son kat’i kararından doğuyordu. Bir de
şurada burada hissiyatına mâlik olamayarak hıçkırıklarını tutamayan
vatanseverlerin iniltileri duyuluyordu...”
Burdur’da bir hafta kadar kaldık. Babama çok fazla iltifat ettiler. Öğle
ve akşam yemeklerini başka başka yerlerde davetli olarak yiyorduk. Safahat şairi boğazlı (iştahlı) bir insan değildi.
Bünyesine nisbeten az yerdi. Lakin güzel yemekleri seçmekte bilhassa
sanatkarane yapılmış hamur tatlılarını seçmekte zevki selim sahibi idi.
Burdur’da eşraftan bazı kimselerin sofrasında yediğimiz armudi şekilde yapılmış
bir tatlı çok hoşuna gitti. Hane
sahibinden bunun ismini bile öğrenmeye kalktı.
Burdur’dan güneye meteveccihan hareket ettik. Seyahatimize yine yaylı ile
devam ediyorduk.’’ 62
Mehmet Akif 1920 yılı Nisan ayı
sonlarında Ankara’da olmuş ve Ankara’da
10-15 gün kadar kaldıktan sonra bu seyahate başlamıştır. Önce Eskişehir’de 20 gün kalmış ve sonra Burdur’a
geçmiştir. Bu nedenle Mehmet Akif
Ersoy’un Burdur’a 1920 yılı Mayıs ayı sonları veya Haziran ayı başlarında
geldiğini söyleyebiliriz. Mehmet Akif
Antalya’da onbeş gün kadar kaldıktan sonra Ankara’ya giderken Burdur’da
ahalinin ısrarı ile bir hafta daha kalmıştır. 63,64
Bildiğimiz kadarıyla Burdur’da
armudi şekilde yapılmış tatlı halen yok
ise de Rıza Erdem’in 1928 yılında belirttiğine göre Burdur’da Ramazanın
onbeşinden itibaren samsa tatlısı
yapıldığı bunun ince yapılmış yufkadan mustatil (dikdörtgen) kesilerek içine
birkaç ceviz içi konulmuş bir çeşit tatlı olduğundan bahsedilmektedir. Bu
hamurlar kurutularak üzeri bağlanıp fırında kızartılır ve üzerine pekmez dökülürdü.65
KAYNAK: METİN ÖZATA, İLKÇAĞLARDAN KURTULUŞ SAVAŞINA BURDUR TARİHİ, UMAY YAYINLARI, 2009 İZMİRSebahattin Akkaya Millet Mecmuasının 107. sayısında, "SAFAHAT ŞAİRİNİ OĞLUNDAN DİNLEYİNİZ" başlıklı yazıda, Mehmet Akif'in Burdur'a oğlu Emin'le geldiği, Hükumetin önünde 300-400 kişilik bir topluluğa çok tesirli bir konuşma yaptığı, dinleyen halkın hıçkırıklara boğulduğu ve Burdur'da bir hafta kaldığı belirtilmektedir